Bu hafta, 23 yıllık kariyerinin tamamını toplumsal faydaya adayan Çöpüne Sahip Çık Vakfı Genel Müdürü Emrah Bilge ile bilgi dolu, keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
“2020 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de belediyelerce toplanan atığın yalnızca %13’ü geri dönüştürülebiliyor. Bu oran dünya genelinde %20. Geri dönüşüm için mevzuatımız, sistemimiz var, ancak toplumda geri dönüşüm kültürü konusunda ciddi eksikler bulunuyor” diyen Bilge, bu konuda atabileceğimiz adımları röportajda anlattı.
Çocuklarda geri dönüşüm ve çevre bilinci kazandırma hedefiyle 2018 yılında DP World Yarımca ile birlikte başlatılan Çöpüme Sahip Çıkıyorum Projesi’nin yeni aşaması olan eğitim portalı hakkındaki detaylar da röportajımızda. Keyifli okumalar…
- Merhabalar, öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Vakıfla buluşmanız nasıl oldu?
Profesyonel çalışma hayatıma 2000 yılında WWF Türkiye’de Proje Yöneticisi olarak başladım. O günden bu yana Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda Kaynak Geliştirme İletişim Yöneticisi olarak, Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nda Kaynak Geliştirme Yöneticisi olarak, Avea’da Sosyal Sorumluluk ve Kurumsal İlişkiler Departmanı’nda uzman olarak çalıştım. Arada kısa süreli bir ajans yöneticiliğinin ardından Esas Holding’in sosyal yatırım birimi Esas Sosyal’in kuruluşunda görev aldım ve Türkiye’nin ilk genç istihdamı geliştirme programı olan İlk Fırsat Programı’nın tasarım ve hayata geçirilmesinde rol aldım. 2017 yılından beri de Çöpüne Sahip Çık Vakfı’nda Genel Müdür olarak görev yapıyorum. Özetlemek gerekirse 23 yıllık kariyerimin tümü toplumsal fayda yaratmak için çalışarak geçti ve bundan büyük gurur duyuyorum.
- Çöpümüze sahip çıkmak için çöp oluşturmamak yani sıfır atık ideasıyla mı hareket etmeliyiz yoksa atıkları ayrıştırmak yani geri dönüşüm ideasıyla mı hareket etmeliyiz?
Aslında her ikisi de aynı derecede önemli. Sıfır atık çok iddialı bir ideal, gerçekleşmesi bugün için olanaksız olmakla beraber bu hedefe doğru büyük adımlar atmamız mümkün. Bunu da 4 kelimeyle ifade edebiliriz: Reddet, azalt, yeniden kullan, geri dönüştür. Burada “reddetmek” bize her pazarlanan şeyi değil ihtiyacımız olanları tüketmek; “azaltmak” ihtiyacımız olduğu kadar tüketmeyi; “yeniden kullanmak” kullanılabilir durumdaki şeyleri yeniden kullanmamızı ya da başkalarına kullandırmamızı ifade ediyor. Bütün bu önlemleri alıp hayat tarzımızı buna uygun hale getirdikten sonra ortaya çıkan az miktarda çöpü de ayrıştırarak geri dönüşüme yollamamız gerekiyor. Bunları yaptığımızda kalan çöp miktarının ne kadar azaldığını göreceğiz. Bunları yapmak demek hayatımızı alt üst etmek ya da tüm konfor ve zevklerimizden vazgeçmek anlamına gelmiyor. Yalnızca tüketirken ve atarken doğayı ve diğer insanları da düşünelim diyoruz. Bununla ilgili bilgi ve ipuçları için web sitemizde özel bir bölüm hazırladık: http://www.copunesahipcik.org/nasil-yaparim
- İklim Dosyası isimli radyo programınızdan iklim krizine ne denli önem verdiğinizi anlamak güç değil. İklim krizinde atık yönetiminin yeri nedir?
Dünyanın 4,5 milyar yıllık geçmişinde iklim birçok kez çok büyük değişikliklere uğradı. Şu an içinde bulunduğumuz, Holosen adı verilen, tüm gezegende hayatın yayılmasına olanak veren yumuşak iklimli dönem ise 12 bin yıl önce başladı. 4,5 milyar yıllık bir geçmişin yalnızca 12 bin yılı bugün anladığımız anlamda hayatımızı yaşamamıza, tarım yapmamıza, medeniyet kurmamıza imkân verdi.
Neredeyse tamamen insan kaynaklı olan iklim krizi tüm dünyanın çarpıcı bir şekilde yüzleştiği, çağımızın en büyük sorunlarından biri. Gezegenimizi her geçen gün daha da tahrip eden ve yaşanması zor hale getiren bu kriz, önüne geçilmediği 22. yüzyılda alışık olduğumuzdan çok daha farklı ve zor bir dünyada yaşamamıza neden olacak. İklim Dosyası Programı’nı 2021 yılından bu yana Kerim Öztürk’le beraber sunuyor ve her yayınımıza kendi alanında uzman bir konuk alıyoruz. Konuklarımızla oldukça keyifli ve bilgilendirici sohbetler yapıyor ve dinleyicilere iklim ve çevre sorunlarıyla ilgili farklı alanlarda yol göstermeye, ufukları genişletmeye çalışıyoruz.
Asıl sorun çöpün nereye gittiği
- Atık yönetiminde belediyelere ve kamu kurum ve kuruluşlarına büyük bir görev düşüyor. Kamu, gerekli yaptırımları oluşturup bir yandan da geri dönüşüme teşvik edici çalışmalar yaparak toplumda farkındalık oluşmasına öncülük edebilir. Peki ediyor mu? Türkiye’de şu an atık yönetiminde durum nedir?
Temizlik ve tasarruf kavramları aslında kültürel olarak toplumumuzun yapısında güçlü bir şekilde bulunuyor. Ancak kendimize ait olarak gördüğümüz mekânların dışına çıktığımızda çevremizi temiz tutmaya dair özenimizi maalesef kaybedebiliyoruz. Sokağımızı, mahallemizi, yaşadığımız şehri ve çevremizi sanki bu alanlar da bize ait değilmiş gibi kirletebiliyoruz. Aslında her şey tüketim alışkanlıklarımızla başlıyor, gereksiz ve çok tükettiğimizde, doğal olarak çok da atık çıkarıyoruz. Yani önce bilinçli tüketim alışkanlıklarıyla çöp üretimimizi azaltmalıyız, sonra ürettiğimizi çöpü çevreye atmamalıyız, sonra da çöpü attığımız yere dikkat etmeliyiz, evdeysek ayrıştırıp doğru konteynere ulaşmasını sağlamalıyız.
Çöpümüze sahip çıkmak kavramı burada anlam kazanıyor. Türkiye’de vatandaşın genel algısı “ben çöpü çıkardığımda ya da attığımda belediye temizliyorsa çöp sorunu yoktur” cümlesiyle ifade edilebilir. Oysa asıl sorun o çöpün nereye gittiğidir. Unutmayalım ki ayrıştırmadan attığımız bütün çöpler doğaya gidiyor.
Oysa atık yönetimi süreci uzun, çok aktörlü ve kapsamlı bir süreç. Vatandaştan başlayan bu süreç, ilçe ve il belediyelerini, Bakanlığı, endüstriyi, perakende sektörünü yani birçok aktörü kapsıyor. Türkiye’de atık yönetimi sürecinin ilk sorumluluğu ilçe belediyelerine ait, yani evlerimizden çıkan evsel ve geri dönüştürülebilir atık ile sokakta doğru veya yanlış yere atılan atığı onlar topluyor. İlçe belediyeleri tarafından ambalaj atıkları konteynerlerinden toplanan geri dönüştürülebilir atıklar toplandıktan sonra ya belediyenin kendisine ait ya da hizmet aldığı taşeron firmalar tarafından işletilen Toplama Ayırma Tesisi (TAT)’ne ulaştırılarak burada materyal bazında (kâğıt, plastik, metal gibi) birbirinden ayrılıp ilgili geri dönüşüm tesisine gönderiliyor. Evsel atık konteynerlerine atılan diğer çöpler ise, yine ilçe belediyeleri tarafından toplanarak bertarafa yönlendiriliyor. Yani her iki toplama sistemi de ilçe belediyeleri tarafından ayrı biçimde yönetiliyor.
2020 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de belediyelerce toplanan atığın yalnızca %13’ü geri dönüştürülebiliyor. Bu oran dünya genelinde %20, Türkiye’nin de üye olduğu OECD ülkelerinde ise %30 civarında. Bu veriler bizim almamız gereken çok yol olduğunu ortaya koyuyor.
- Greenpeace verilerine göre Türkiye, 2020 yılında Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere’den toplam 659,960 ton plastik atık ithal etti, ki bu rakam 2019’dan %13 daha fazla. Özellikle İngiltere ve Almanya’dan yapılan çöp ithalatı geçtiğimiz yıl çok konuşuldu. Türkiye’nin “Avrupa’nın çöplüğü” haline geldiği söylendi ve ardından plastik atık ithalatı yasaklandı. Bu yasağın yansımaları nasıl oldu? Sıfır Atık vizyonunu da benimseyen bir ülke olarak siz atık yönetimimizde iyileşme görüyor musunuz?
Bu sorunu tam olarak anlayabilmek için kökündeki nedenleri bilmek gerekiyor. Türkiye’de lisanslı 2.500’den fazla atık geri kazanım tesisi, yaygın kullanılan adıyla geri dönüşüm tesisi var. Bu tesislerin toplam kapasitesi maalesef Türkiye’de ayrıştırdığımız atık miktarıyla doldurulamıyor. Dolayısıyla tesisler faaliyetlerine devam edebilmek için adına yurt dışından atık ithal etme yoluna gidiyorlar. Yasal olarak bu tesislerin kapasitelerinin %50’si kadar atığı yurt içinden tedarik etme zorunluluğu bulunuyor, geri kalanı ithal edebiliyorlar.
Yerel yönetimler buna uygun atık yönetim sistemlerini oluşturarak uygulamaya başladılar. Ancak bu sistemlerin yeterince etkin çalışması ve geri dönüşüme yollanan atık miktarının artması atıkların kaynakta, yani evlerimizde, iş yerlerimizde, okullarda ayrı ayrı toplanmasına bağlı. Maalesef henüz atıklarımızı ayrıştırarak belediyeye verme konusunda toplum olarak çok fazla eksiğimiz bulunuyor. Türkiye’de geri dönüştürülebilir atıkların yalnızca %13’ünü geri dönüşüme yollayabildiğimizi tekrar hatırlayalım. Kendi atıklarımızı verimli olarak geri dönüşüme yollayamamamız atık ithalatına kapı aralıyor.
Özet olarak geri dönüşüm için mevzuatımız, sistemimiz var, ancak toplumda geri dönüşüm kültürü konusunda ciddi eksikler bulunuyor diyebiliriz.
- Kamu üzerine konuştuk ama özel sektörün de haliyle üzerine düşen sorumluluklar var. Nedir bu sorumluluklar? Sizin özel sektöre yönelik çalışmalarınız var mı?
Atık oluşmasına neden olan sektörlerde faaliyet gösteren üreticilerin geri kazanım konusunda çeşitli yasal yükümlülükleri bulunuyor. Bu firmalar bu yükümlülükleri çerçevesinde faaliyet göstermek ve taahhütlerini yerine getirmekle yükümlüler. Bunun dışında tüm çalışma ortamlarında, iş mekânlarında oluşan evsel atıkların ayrıştırılması ve geri kazanılması da Sıfır Atık Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda düzenlenmek ve gerçekleştirilmek zorunda. Bunlar yasal zorunluluklar.
Buna ek olarak özel sektör kuruluşlarının topluma karşı sorumlulukları da bulunuyor. Bu çerçevede tüm sivil toplum kuruluşları gibi biz de özel sektör işbirlikleri ile projeler gerçekleştiriyor, toplumda farkındalık yaratmak için çalışıyoruz. DP World Yarımca ile de 2018 yılından beri eğitim alanında işbirliği yaparak çocukların sürdürülebilir tüketim alışkanlıkları ve atık yönetimi konusunda farkındalık kazanmalarını sağlıyoruz.
- Çöpüme Sahip Çıkıyorum eğitim portalından biraz bahseder misiniz?
Çöpüme Sahip Çıkıyorum eğitim portalı 2019’dan bu yana DP World Yarımca ile birlikte yürüttüğümüz Çöpüme Sahip Çıkıyorum Projesi’nin yeni aşaması. Projemiz, çocuklarda geri dönüşüm ve çevre bilinci kazandırma hedefiyle 2018 yılında Kocaeli’nin Körfez ilçesinde başladı. Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından tasarlanan eğitim materyalleri yardımıyla 800 öğretmen ve 15.000 öğrenciye sürdürülebilir tüketim, atık azaltma ve geri dönüşüm konularında yüz yüze eğitimler verildi. Pandemi döneminde yüz yüze eğitimlere ara vermek zorunda kalınca, biz de eğitimi dijital bir platforma taşımaya karar verdik ve çalışmalarına başladık. ilk adımda çocuklar için geri dönüşüm ve atık yönetimi bilincini artırmayı amaçladığımız “Çöpü Sıfırla” dijital oyununu geliştirdik. Böylece sınırlarımızı genişleterek Türkiye’deki tüm çocuklar için ulaşılabilir bir eğitim tasarlamış olduk. Diğer yandan çocukların eğitiminde eğitmenlerin ve doğal olarak eğitmen eğitiminin önemli bir rolü bulunuyor. Bu konudaki Millî Eğitim Bakanlığı ile gerçekleştirdiğimiz protokolle devlet okullarındaki öğretmenlerin hazırladığımız içeriklere Öğretmen Bilişim Ağı üzerinden erişebilmesini sağladık. Ardından öncelikli olarak özel okul eğitmenlerinin faydalanabilmesi için www.copumesahipcikiyorum.org’u hayata geçirdik.
Çöpüme Sahip Çıkıyorum Eğitim Portalı aynı zamanda çöp ve atık sorunu hakkında daha fazla bilgi almayı ve öğrendiklerini çevresindekiler ile paylaşmayı isteyen vatandaşlar için hazırlanmış bir “akran eğitimi” de içeriyor. Portalda bu kapsamda, “Herkes İçin” başlığıyla öğretici, bilgi veren videolar ve sunumlar yer alıyor. Portalın herkese açık olan bu bölümünden yararlanmak için ise üyelik gerekmiyor.
Projemiz sayesinde bu zamana kadar gerçekleştirdiğimiz yüz yüze ve online eğitimlerimizde binlerce öğrenciye ulaşmayı başardık. Çöpüne Sahip Çıkıyorum Eğitim Portalı ile Türkiye’deki tüm üçüncü sınıf öğretmenlerine ve onların öğrencilerine ulaşmayı hedefliyoruz.
Çocuklardaki farkındalık gelişiminde 3. sınıf dönemi kritik
- Portalda 3. sınıf öğretmenlerine ayrıca önem veriliyor. Neden 3. sınıf öğretmenleri bu kadar önemli?
Yapılan araştırmalar çocukların farkındalık gelişiminin ve bilinç düzeyinin bu yaş grubunda geliştiğini gösteriyor. Bu yüzden çevre bilinci ve geri dönüşümün önemi konusunda geleceği etkileyecek bir fark yaratmak istediğimiz projemizde üçüncü sınıf bizim için çok önemli. Çocukların eğitiminde, eğitmenlerin rolü büyük, bu nedenle onlara ulaşmak ve gerçek bilgiyi iletmek noktasında öncelikli olarak eğitmen eğitiminin de tasarlanması gerekiyor. Çöpüme Sahip Çıkıyorum projesine baktığınızda geleceğin karar vericilerinde fark yaratabilecek tüm kanalları bir arada etkili şekilde kullanmaya çalışıyoruz.
- Gönüllülük çalışmalarınız nelerdir?
Çöpüne Sahip Çık Vakfının 2020 yılında kurulmuş bir gönüllü portalı var. Burada gönüllülerin çalışma alanlarını aşağıdaki şekilde belirledik:
- Farkındalık/Çöp Toplama Etkinlikleri
- Spor Etkinliklerine Katılım
- Ören Yeri/Mesire Yeri Gözlemciliği
- Araştırma ve Anketlere Katılım
- Ofis, Ekip ve Organizasyon Desteği
Bu maddeleri biraz detaylandırmamız gerekirse, gönüllüler vakıf çalışmalarının temelini oluşturan ofis çalışmalarına ve sahadaki çeşitli etkinliklere işgücü desteği sağlıyor. Bu kapsamda gönüllülerden kendi beceri, uzmanlık alanı ya da bilgilerini değerlendirerek hizmet vermelerini bekliyoruz. Şunu belirtmekte fayda var gönüllü katılımla gerçekleştirdiğimiz çevre temizliği etkinliklerinin amacı başkaları tarafından çevreye atılan çöpleri toplayarak çevre temizliği yapmaktan ziyade etkinlik yoluyla çevredekilerin dikkatlerinin çekilmesi ve farkındalıklarının artırılması.
- Nasıl Çöpüne Sahip Çık Vakfı gönüllüsü olunur?
Vakfın web sitesinden bu portala üye olmak mümkün.