Temmuz ayı özelinde bu yıl doğaya karşı hatalarımızla ve insanlık olarak zayıflıklarımızla yüzleştiğimiz bir dönem oluyor. 29.07.2021 tarihinde ülkemizde başlayan ve yakın zamanda dünyanın birçok farklı noktasında başlayan yangınlar, sonrasında meydana gelen sel felaketleri daha önce hiç olmadığı kadar yüksek sesle ve hep bir ağızdan aynı soruyu sormamıza sebep oldu: Hatayı yanlış yerde mi arıyoruz? Evet! Artık gerçekte nereye bakmamız gerektiğini öğreniyoruz. İklim krizi…
Aslında bu yüzyılın başından itibaren anlatılan ama yakın zamana kadar ne yazık ki romantik bir çevreci serzenişi gibi algılanan, oysa yeni yüzyıl insanının öncelikli sorunu haline geleceğini bize can yakarak anlatan bir gerçek. Uluslararası arenada ün sahibi bazı isimler ile iklim krizi ve gelecekteki etkilerine dair bilgileri duymuşuzdur ama ülkemizde bu alanda çalışmalar ne aşamada ve bizi içimizden biri bu endişelendiren geleceğe ne kadar hazırlıyor? Bu hafta Yuvam Dünya Proje & İletişim Direktörü Kübra Güler Dağtekin ile iklim krizi ve ulusal çalışmaları hakkında bilgi edindik.
Çok güçlü bir kadroyla iklim krizine karşı yuvamız Dünya’yı savunuyorsunuz. Yuvam Dünya’nın doğuş öyküsünü dinleyebilir miyiz?
Yuvam Dünya, iklim krizinin öyküsünü kapsayıcı bir şekilde anlatmak ve kültürel dönüşüme öncü olmak için yola çıkmış bir dernek. Çalışmalarımız ile iklim krizinin geleceğe değil bugüne ait bir sorun olduğunu ve bu kriz ile mücadelede her birimizin çözümün bir parçası olduğunu anlatıyoruz.
Ülkemizin önde gelen şirketlerinin yeni nesil liderleri, sanatçılar, bu krizi anlatmak için yola çıkmış aktivistler, sivil toplum gönüllüleri, bilim insanları, iletişimciler ve sanatçılar bu amaç etrafında buluştu ve kapsayıcı adını kurucu üyelerimizden Nil Karaibrahimgil’in koyduğu Yuvam Dünya Derneği kuruldu.
İklim krizi popüler kültürde 21. yüzyıl başından itibaren yer almaya başladı ama belli başlı konular dışında gerçek anlamda dünya ve ülke gündeminde yer almıyor. Bilinirliğinin artması ve toplumda ayakları yere basan bir çevre bilinci oluşturulması için yürüttüğünüz faaliyetler nelerdir?
İklim krizine dair eğitimlere ve bilimsel araştırmalara çok kıymet veriyoruz. Bu konuda en heyecanlı olduğumuz projelerimizden biri, Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüttüğümüz ve pilot aşamasında olan müfredat projemiz. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi ile birlikte eğitimlerimize başlamak üzereyiz. Konda Araştırma ve Danışmanlık ile birlikte iklim araştırmaları yapıyoruz. İlk araştırmamızın raporunu sonbaharda yayınlamayı planlıyoruz.
Yine Boğaziçi İklim Merkezi ile ortak yayınladığımız “DünyAhali” adında bir iklim ve kültür dergimiz var. Her Çarşamba günü saat 10:00’da podcast seçeneği ile birlikte Aposto’ da yayınlanıyor.
Dünya genelinde başucu kitabı olmuş iklim kitaplarını Türkçe’ye kazandırmak için başlattığımız Yuvam Dünya Kitaplığı ise hızla devam eden bir diğer projemiz. İlk kitabımız “Muz Ne Kadar Kötüdür?” her şeyin karbon ayak izini anlatan keyifli bir giriş kitabı, ikinci kitabımız “İklim Krizinin ABC’si” ise kısa süre içinde raflarda olacak bir karikatür kitabı.
Sanat projeleri bizim için çok kritik. Sanatsal yaratıcılığı yüksek olan insanlara en ihtiyaç duyduğumuz dönemlerde olduğumuzu düşünüyoruz. En çok ihtiyacımız olan iyimserlik ve umut.
Savaştığımız orman yangınlarının büyüdüğü gün yani 29 Temmuz 2021, Dünya Limit Aşım Günü’ydü. Peki, Limit Aşım Günü nedir ve neden bu kadar önemli?
Sınırlı kaynaklara sahip bir gezegende yaşıyoruz. Dünya Limit Aşım Günü, dünyanın bize o yıl için sunduğu kaynakları tükettiğimiz güne işaret ediyor. Global Footprint Network[1]’ün araştırmasına göre, dünyamızın kaynaklarını 1.7 katına sahipmiş gibi kullanıyoruz. Dünya için 29 Temmuz 2021 tarihi olarak hesaplanan bugün, Türkiye için 13 Haziran 2021’di. Bu tarih Kanada ve ABD için 14 Mart iken, Endonezya için 18 Aralık şeklinde hesaplandı.
Büyüme odaklı ekonomik modellerin de etkisi ile sürdürülemez bir oranda tüketim gerçekleşiyor. Hal böyle olunca gezegenimiz gittikçe artan bir baskının altına artık hissedilir etkilerle bizi uyarıyor. Limit aşım günleri kısaca şu demek; söz konusu tarihten itibaren tükettiğimiz kaynaklar geleceğimize ait. Her yıl #MoveTheDate hareketi ile dünyanın kaynaklarının sınırlı olduğuna dikkat çekilerek bu tarihlerin ileri gitmesi hedefleniyor.
Bir manifestonuz var… Bu manifestoyla yaratmak istediğiniz etki ve beklentiniz nedir?
İklim krizi ile mücadelede kullanılan dili değiştirmek, neslimize dünyaya ve kaynaklarına saygılı yaşamı hatırlatmak, alışkanlıklarımızı değiştirmeye davet etmek ve krizler ile baş etme becerimizi artırmak manifestomuzun ile verdiğimiz önemli mesajlar. İklim krizinin bir kültür krizi olduğu ve bu kriz ile mücadelede o bir günün artık bugün olduğunu anlatıyoruz.
İklim Dostu Yaşam Rehberi bize doğa ile uyumlu yaşam için bilgiler veriyor ama merak ettiğim bir konu var: İnsanlığın iklimde sebep olduğu zararın telafi edilmesi mümkün mü yoksa hedef sadece verilen zararın azaltılmasını mı?
İklim Dostu Yaşam Rehberi, bireysel karbon ayak izimizi azaltmak adına oluşturulmuş bir yol haritası. Konu iklim krizi olunca “Dünyayı ben mi kurtaracağım?” sorusunu sorabiliyoruz. Diğer yandan, dünyayı ben kurtarmazsam kim kurtarır da düşünmemiz gereken bir başka soru. Her birimizin çözümün bir parçası olma niyeti ile çıktığı bu yolda tercihlerimiz ile önce kültürel, ardından küresel bir dönüşüm yaşayabiliriz. 9 Ağustos 2021’de yayınlanan 6. IPCC [2]raporuna göre, sebep olduğumuz bazı zararların geri dönüşü yok. Fakat aynı rapor acilen harekete geçildiği takdirde büyük felaketlerin önüne geçebileceğimizi de söylüyor.
Orman yangınlarını önlemek adına alınabilecek bireysel önlemler neler olmalı?
Orman yangınlarına karşı özellikle kuru ve sıcaklığın yüksek olduğu havalarda attığımız her adıma çok dikkat etmeliyiz. Özellikle araç kullanırken dışarı atılan sigara izmaritleri, insan kaynaklı çıkışların önemli nedeni. Anız yakmak, yani ürünü aldıktan sonra tarlayı ateşe vererek üzerindeki zararlıları temizlemek zaten tarımsal açıdan da yanlış bir uygulama. Ama yangın riski ile birleştiğinde verebileceği zarar bambaşka bir boyuta dönüşebiliyor.
Pikniklerden sonra atıklarımızı temizlememek yine orman yangınlarının önemli nedenlerinden biri. Özellikle mangal ve semaverlerden arta kalan ve tamamen sönmemiş kömür atıkları, kuvvetli rüzgarın etkisiyle yangına yol açacaktır. Bu bağlamda yaptığımız bir diğer hata da sağlam ya da kırık cam şişelerdir. Bu camlara güneş ışığı değişik bir açıdan vurduğunda bir mercek gibi ışığı bir noktada toplayarak yangına sebep olabilirler. Özellikle bölgemizde yazlar daha sıcak ve kurak geçtikçe yangınların sayısı da, şiddeti de artacak ve görüldükleri alanlar genişleyecektir. Bu sebeple hepimizin hem ormanların korunması, hem de olabilecek yangınlara karşı hazırlıklı olunmasına yönelik bilgi sahibi olmamız gerekir.
Devletin iklim değişikliğine uyum politikalarını, yetkili mercilerin orman yangınları eylem planlarını ve önlem amaçlı çalışmalarını incelemeli, yetersiz gördüğümüz yerlerde müracaatlarda bulunmalıyız. Yangınlarda kaybettiğimiz alanları geri kazanmak için ekosistem dengesini ve bilimi temel alan uygulamalarla hareket etmeli, bilim insanlarının önereceği yenileme programlarının uygulanması için sesimizi duyurmalıyız.
[1] https://www.footprintnetwork.org/our-work/earth-overshoot-day/